Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Temmuz 2011 Salı

Ne Yapardınız?

Gazeteleri okuyorum, haberleri dinliyorum, aklıma bu soru geliyor : Ne yapardım? Onların yerinde ben olsaydım ne yapardım?... İnsan kendi içindeki her şeyi çözer de, memleketinde olan bitenden dolayı kayıpları olursa ne yapar? Nasıl çözer?

Hadi diyelim mutlusunuz, ev bark, çoluk çocuk... Bir sabah uyandınız, canınızdan çok sevdiğiniz eşiniz pusuya düşürülmüş, şehit düşmüş... Hadi bakalım, siz olsaydınız ne yapardınız? Vatan sağolsun, sevdiğim gitti ama aslan gibi oğlumuz var, büyüyecek, babası gibi memleketine göz kulak olacak... ??? öyle mi???

Kardeşiniz, canınızın yarısı... Gözleri dönmüş, ellerinde taşlar, sopalar, bir oteli yakmakla nefretlerini kusan, içindeki insanlara ölümü hak gören caniler tarafından katlediliyor... Ne yapardınız? Adalet sistemine güvenseniz ne, güvenmeseniz ne? Gitti giden... Hadi sindirdiniz, aradan 18 sene geçti... Kimse bilmez belki ama her gün onun acısıyla uyandınız, bir baktınız ki kardeşinizin adı bir anıtta, ibret olsun diye, sizin hatırladığınız gibi her gün hatırlansın diye, içinize su mu serpildi? Serpilmesin çünkü o canilerden ikisinin de adı aynı anıtta, ne yaparsınız? Katledilen de katleden de insandır aynı haklara sahiptir, kurban da katil de insandır, eşit derecede saygıyı hakederler... ??? öyle mi???

Onlarca faili meçhulün yakınları siz olsaydınız ne yapardınız?
Sınavlarda hakkı yenenlerin ana babaları siz olsaydınız ne yapardınız?
............

Selamlar

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Kıdem Tazminatına Da Mı Elveda???

Önyargı kötüdür ama maalesef her yapılmaya çalışılan düzenlemeye, her yasa değişikliğine önyargılıyım! Bugünün haberlerinden kıdem tazminatlarının kaldırılacağı yöndeki haber ise cidden bence önyargı ile yaklaşılması gereken bir haber. Haberin tamamını ekteki linkten okuyabilirsiniz :

http://haber.sol.org.tr/sonuncu-kavga/usta-kidem-tazminatina-goz-dikti-haberi-44456

Bir bakalım, her zaman olduğu gibi mağduru koruyacakmış gibi nedenler gösterilerek, arkasından nelerin geleceğini gizlemeye çalışan ama biraz sağduyu ile okuduğunuzda mağduru daha da mağdur edebilecek bir değişiklik olduğunu görebileceğimiz, klasik "hazır gündem başkayken, aradan bunu da halledelim" mantığı güdülmüş bir düzenleme... Aynen şöyle açıklanmış “İşçilerin büyük çoğunluğunun alamadığı, işletmelerin üzerinde ödeme baskısı oluşturan, çalışma hayatının en önemli soru alanlarının başında gelen kıdem tazminatı sorunu, kazanılmış hakları koruyan ve bütün işçilerin kıdem tazminatı garanti altına alan bir fon oluşturularak çözülecek” (Bknz "mağduru koruyacakmış gibi nedenler"). Bakın arkasında neler geliyor : "Bu kapsamda hükümet “part time işçi”, “evden çalışma”, “çağrı üzerine çalışma”gibi işçi kesiminin büyük tepki gösterdiği çalışma modellerinin yasalara konulmasında kararlı olduğunu da ifade etmiş oldu." (Bknz " mağduru daha da mağdur edebilecek değişiklikler").

Uyanmak için artık çok geç. Daha önceki tüm yazılarımda bir umutla bazı bilgilendirmeler yapıp, aklınızın bir köşesinde bir ışık yakmaya çalıştım. Evet biraz hayalkırıklığı var ama devam edip o ışığı yakmaya daha da hevesliyim. Unutmayalım ki kaybettiğimiz her 4 sene, bize onarılması güç 15-20 sene olarak geri dönüyor...

Lütfen olanları unutmayın, unutturmayın. Gündem değişiklikleri olduğu zaman bilin ki arka planda daha büyük şeyler oluyor.

Selamlar

10 Mayıs 2011 Salı

İnternet'i Nasıl Bilirdiniz?

Şimdi sıra İnternetimizde... Blogları kapattılar, olmadı, sitelere kilit vurdular, olmadı. Özgürlük adına ne varsa sırayla kapatmayı deneyecekler, buna kafalarımız da dahil... Örümcek tutmuş beyinlerin örümcekleri artık kendi yandaşlarıyla doymuyor farkında mısınız? Ağlarıyla saracak yeni beyinler arıyorlar, sırada ben varım, siz varsınız, ses çıkarmaya çalışan, destek olan, ileride destek olma potansiyeli olan herkes bu ağlara düşürülmeye çalışılacak...

Bugün 2 siteyi takip etmeye başladım, ilki "İnternetime dokunma" : http://internetimedokunma.com/. İkincisi ise "Yasaklamak Yasaktır" : http://www.yasaklamakyasaktir.com/

Bir göz atın bakalım, sizin düşüncelerinize benzer bir şeyler bulabilecek misiniz? Bulabilirseniz ne mutlu bana...

Yasaklamak Yasaktır'daki manifestoyu çok beğendim, okumaya fırsatınız olmayabilir diye buradan aktarmak istiyorum :

MANİFESTO

Önce; blog yazmayın dediler, video izlemeyin.
Sonra şu siteye giremezsin.
Uyuma Türkiye! Elini sürdürme klavyene, DNS ayarlarına dokundurtma! Mouse’una dokunan eline dokunur.
Unutma Türkiye! Blog yazmak, video izlemek, müzik dinlemek, porno izlemek, haktır!
Yarın sokaklara gelecek engeller. Şu sokağa girme diyecekler. Yarın ülkelere gelecek engeller. Şu ülkeye gitme diyecekler. Kişilere gelecek sonra sıra. Kişiler… Sen, ben, biz. Benimle konuşmak yasak! Ve derdini anlatmak bir başkasına. Kimse kimseyle konuşmasın ve emredileni yapsın kendine.
Uyan Türkiye! Bugün internetini kirleten, yarın hayatını kirletecek. İnternetine dokunmalarına izin verme!
Yasaklamak yasaktır!
 
Bu blogu okumazlar ama ben yine de içimden geleni söylemek istiyorum : Yasaklasanız da mutlaka bir yolunu bulacağız, sayımız artarak daha da güçleneceğiz, belki de sonununuzu bu hareketleriniz hızlandıracak ve tahminimizden daha da kısa bir sürede sizin olmadığınız özgür Türkiye'mize kavuşacağız!
 
İnternetimize el uzatmasınlar diye 15 Mayıs'ta bir çok ilimizde yürüyüşler yapılacak, oralarda karşılaşmak ümidiyle,
 
15 Mayıs 2011 internette sansüre karşı yürüyüş
 
 
Selamlar 

22 Nisan 2011 Cuma

2023'den Çok Korkuyorum

2011 seçimlerine girmeden, arada en az 2 seçim daha olacakken, 2023 hedefleri açıklandı. Türkiye'de daha yarın ne olacağını bilmiyoruz, 12 yıl sonrasında bu açıklanan (sözde) hedeflere nasıl ulaşılacağı hakkında en ufak bir somut çalışma yokken bunlara inanmak biraz saflık değil mi? "Körler sağırlar birbirini ağırlar" modeline mi geçiyoruz? Sanırım öyle...

Bakalım ne demiş RTE : ''BUGÜN, BÜTÜN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ OLUMLU SEYREDEN, ENERJİSİNİ YENİDEN KAZANMIŞ, HEDEFLERİNİ YENİLEMİŞ VE 2023 İÇİN HEDEFİNİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA GİRMEK OLARAK BELİRLEMİŞ BİR TÜRKİYE VAR''... Büyük yazdım çünkü bu laflar çok büyük... Diğer büyük laflar için AKP resmi sitesine tıklamaktan gocunmazsanız linkini göneriyorum...

http://www.akparti.org.tr/forum-istanbul-hedef-2023-toplantisi-basbakan-erdoga_2442.html

Biz farklı ülkelerde mi yaşıyoruz acaba diye düşünmeden edemiyorum. Bütün ekonomik göstergeleri olumlu seyreden derken, en son hazinenin yayınladığı "Temel Ekonomik Göstergeler" raporunda yayınlanan yaklaşık 30 göstergenin neredeyse tamamına yakınında bir olumsuz bir trend görünüyor olması biraz çelişkili değil mi? Enflasyon artmış, dış borç açığı artmış, işsizlik artmış... Sizlerin kendi yorumunuzu yapabilmeniz için buyrun raporun linkini :

http://www.hazine.org.tr/ekonomi/28.04.2010.pdf

Bloglarımız dün tekrar açıldı, daha yazacak, paylaşacak çok şeyimiz olacak... Bu yazımı tekrar ısınma turu sayarak kısa kesmek istiyorum,

Selamlar

25 Mart 2011 Cuma

Bunlar Benim Konum, Yargının Konusu Değil!

"Bunlar benim konum, yargının konusu değil!" diye haykırmamız lazım tüm sesimizle. Tam tersini söyleyen Başbakana inat, olanlara inat. Bir memleket düşünün ki yönetimi ele almış olan uşaklar, her alana yayıldıkları gibi, "İleri demokrasi" adı altında bir makyaja bürünüp, işine gelenlere tabiri caizse "faraş gibi bir dil" ile savunurken, işlerine gelmeyenlere "benim konum değil" cevabını tekrar tekrar verebiliyor...

İşte biz bu memlekette yaşam, özgürlük, gerçek demokrasi kavgası veriyoruz! Basılmamış kitaplar toplatılırken, onlarca gazeteci hala hapishanede iken, Hizbullah serbest, bölücüler taş ve sopalarla sokaklardayken, biz hala ümidimizi yitirmeden inandıklarımızı savunmaya çalışıyoruz.

Bu şekilde yönetilmeye tahammül edenlere vatanımı bırakmaya hiç mi hiç niyetim yok. Herkes bir ses verdiğinde, birşeylerin düzeleceğine hala inancım var. Bu nedenle mümkün olduğunca tüm desteğimi vermeye çalışıyorum. Gelin siz de "Ben ne yapabilirim ki?" demeyin... Bir mail atın, bir blog açın, bir harekete katılın, twitter, facebook, hepsi elimizin altında, olanları paylaşın, haberdar olun, haberdar edin.

Unutmayalım, bu vatan bizim vatanımız, bu özgürlük bizim özgürlüğümüz, bizden başka kimse koruyup kollayamaz...

Selamlar

28 Şubat 2011 Pazartesi

Beşikten Mezara...

Hepimiz için aynı son geçerli. Ne kadar değiştirmek istesek de, korksak da, cesaretle göğüslesek de, sonunda aynı noktada buluşacağız. Kimi bunu bir başlangıç olarak görecek, kimi bir bitiş. Bazılarımız tekrar tekrar bu dünyaya gelmeyi hayal ederken, bazılarımız da derin bir sükunet içerisinde ne tarafa gideceğini bekleyeceğini düşünür...

Asıl önemli olan sınırlı ömrümüzde neler yaptığımız değil midir? O son nefesimizden bir sonraki gün nasıl anıldığımız? Neleri başardığımız, neleri başaramadığımız?

Benim tercihim çok akıllı, zeki, başarılı olmama rağmen, bir ulusun, bir milletin başına bazı dertleri saran birisi olarak anılmak olmazdı şahsen... Sadece bir kaç kişiye ulaşabilsem de, daima aydınlık peşinde koşan, karanlığı kovalamaya çalışan birisi olarak anılmak isterdim...

Hıncal Uluç'luk yapmayacağım, bu seferki yazım kısa olacak. Aramızdan ayrılanlara rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Ha bir de kendilerine öteki tarafta kolay gelsin diyorum...

Selamlar

24 Şubat 2011 Perşembe

Nelerden Korkmamalıyız?

  • Düşündüklerimizi özgürce ifade etmekten,
  • Atatürk rozetimizi her gün giydiğimiz giysilere iliştirmekten,
  • Kişisel düşüncelerimizi paylaştığımız medya araçlarının kapatılmasından,
  • Dekolte giymekten,
  • Kadın olmaktan,
  • Cumhuriyet kadını olmaktan,
  • Aksırıp tıksırmaktan,
  • İnandığımız şeyler adına mücadele etmekten,
  • Birkaç kişiyi daha ümidini yitirmemeye ikna etmeye çalışmaktan,
  • Aktif olmaktan,
  • Vatanımızın bütünlüğü için endişe etmekten,
  • Mini etek satın almaktan,
  • Açık saçlarımızı rüzgarda savurmaktan,
  • Fişlenmekten,
  • Yıldırma politikalarından,
  • Eşit haklar için savaşmaktan,
  • Demokratik geçinip ülkeyi yozlaştıranlardan,
  • Din ve yoksulluğu kendi ideolojileri için kullanmaktan çekinmeyenlerden,
  • Yarın tek bir hareketle işimizi elimizden alıp, yandaşını yerimize yerleştirecek güçte olanlardan,
  • Memleketi peşkeş çekip, cebini dolduranlardan,
  • Bizim gibi düşünmeyenlerden...
Bunlar yerine, bence korkmamız gereken ilk şey  : "Çocuklarımıza özgür bir memleket bırakamamak". Altına yerleştirilebilecek maddeleri size bırakıyorum...

Selamlar