Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ekim 2010 Cumartesi

Yoksulluk Nedenleri - 1 (Türkiye'de yoksul muyuz, yoksa yoksullaştırılıyor muyuz?)

Yoksulluk maalesef ülkeden ülkeye, veya coğrafyadan coğrafyaya değişik nedenlerle ortaya çıkabilir. Yoksulluğun tanımı gibi, nedenleri de oldukça tartışılan bir konu ancak ana nedenlerini çevresel nedenler, ekonomik nedenler, siyasî nedenler ve toplumsal nedenler olarak sıralayabiliriz.

Bugünden başlayarak sırayla nedenleri sıralayıp, Türkiye'de bu nedenler mevcut mu yoksa yaratılıyor mu ona bakalım...

Yoksulluğa yol açan ilk grubu "Çevresel Nedenler" olarak belirlemiştik :
  1. Doğal afetler (oluşmasına engel olamayız ama hazırlıklı olursak sonrasındaki felaketlerden en az zararla kurtulabiliriz)
  2. Çölleşme, aşırı kuraklık vs... (bir kısmı 3. madde nedeniyle oluşabiliyor)
  3. İnsan tahribatına bağlı doğal yıkımlar (Ülkemizdeki orman tahribatına bağlı olarak oluşabilecek sorunları öğrenmek için lütfen http://www.tema.org.tr/ adresini ziyaret edin. Hatta mümkünse bir kaç dakikanızı ayırın, gönüllü olun)
  4. Coğrafi özellikler (tarıma elverişli olmayan bölgelerde görülebiliyor, ancak tarımın elverişli olduğu bölgelerde kullanılan yanlış gübreleme, aşırı su israfı, bölgede kıtlığa ve yoksulluğa neden olabilmekte)
Aslında durum yine içler acısı, insan faktörünün olduğu her yerde olduğu gibi, yanlış politikaların izlendiği bir ülkede, ne kadar verimli topraklarda yaşarsanız yaşayın, yine de yoksullaşabilirsiniz.

Talebimiz, tarım, hayvancılık, enerji üretimi vb. politikalarının daha bilinir olması, yapmamız gereken ise mümkün olabildiğince bu politikaların, bizler için, yani bu ülkede yaşayan vatandaşlar için en doğru şekilde yönlendirilmesi için görüşlerimizi bildirmektir.

Görüş bildirebilmemiz için ise konu hakkında bilgi sahibi olmak ve sesimizi duyurmak gereklidir. Hadi o zaman, okuyalım, öğrenelim, fikir yürütelim...

“Dünya, kötülükler yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.” Albert Einstein

Selamlar

25 Ekim 2010 Pazartesi

Yoksulluk nedir?Türkiye'de yoksul muyuz?

Yoksulluk veya fakirlik, günlük temel ihtiyaçların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olmama durumudur. Özellikle, yiyecek, içecek, barınma, giyim-kuşam gibi temel ihtiyaçlara zor erişmek veya erişememek yoksulluk olarak tanımlanabilmektedir. Ancak kimi gelişmiş ülkelerde bu tanımın standartlarında değişiklik görülmektedir.
Başka bir bakış açısıyla Yoksulluğun nasıl tanımlanması gerektiği öteden beri bir tartışma konusu olmakla beraber, genelde yoksulluğu iki boyutta ifadelendirmek mümkündür.
Mutlak yoksulluk, bir insanın yaşamını minimum seviyede sürdürebilmesine, yani biyolojik olarak kendini üretebilmesi için gerekli kalori ve diğer besin bileşenlerini sağlayacak beslenmeyi gerçekleştirmesine referansla tanımlanmaktadır. Bu temel ihtiyaçları karşılamaktan yoksun aynî ve nakdî geliri olanlar, mutlak yoksul olarak tanımlanmaktadırlar.
Göreli yoksulluk, kişinin bir toplumsal varlık olmasından hareket etmekte ve bir kişinin biyolojik olarak değil, toplumsal olarak kendini üretebilmesi için gerekli tüketim ve yaşam biçimi düzeyinin saptanmasını önermektedir. Bu durumda, belli bir toplumda kabul edilebilir en aşağı tüketim düzeyinin altında geliri olanlar göreli yoksul olarak tanımlanmak durumundadır.

Peki ya Türkiye'de rakamlar neleri göstermekte? Buna verilecek cevap için çeşitli linkler vereceğim ancak şu tablo durumu çok net özetleyecek sanırım :

 Ortalama Yıllık Ücret Geliri (1)Yıllık Asgari Temel Tüketim Harcaması (2)Ortalama Ücret / Asgari Temel Tüketim Harcaması (%)
199638968956
19977861.28361
19981.3692.42956
19992.3933.72064
20003.4685.51162
20014.9798.29360
20026.94712.30256
20038.77716.15254
200410.22317.61658
200510.85620.60453
200611.98622.51253


Kaynak: TÜİK Milli Gelir Bültenleri ve Türk-İş Yoksulluk Raporları kullanılarak hesaplanmıştır.
(1) Gelir yöntemi ile GSYİH’daki toplam ücret ödemeleri toplam istihdamdaki ücretlilere bölünerek elde edilmiştir.
(2) Türk-İş Yoksulluk Raporları verilerine göre dört kişilik bir ailenin asgari temel tüketim harcamasıdır.

Bu tabloda şunu çok net görüyoruz, maalesef ortalama yıllık ücretler, yıllık asgari temel tüketim harcamasının son yıllarda neredeyse yarısını karşılamaya yetiyor!

Buysa Türkiye için yeterli gördüğümüz, diğer bloglarımı okuma zahmetine girmeyiniz çünkü sıkılacaksınız. Eğer siz de "Bunda bir yanlışlık var, nasıl olabilir? Bir şey yapılabilir mi?" diye düşünmeye başlarsanız, ne mutlu bana...

Selamlar


Bazı ilgili linkler : http://www.turkis.org.tr/source.cms.docs/turkis.org.tr.ce/docs/file/aclikeylul10.pdf
http://www.tuik.gov.tr/AltKategori.do?ust_id=11

24 Ekim 2010 Pazar

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

Bugün Türkiye'de geçerli olan bir kanun var : Bilgi Edinme Hakkı Kanunu... Kaçımız bundan haberdarız veya kaçımız bunu kullanıyoruz bilemiyorum. İşin doğrusu, bunu şu anda nasıl kullanırız, onu ben de bilemiyorum... Gelin ilginizi çekiyorsa neymiş beraber öğrenelim, en azından yürüteceğimiz fikirlerde, takıldığımız noktalarda nereye, nasıl başvuracağımızı bilerek hareket ederiz.

Tabi uygulamada ne kadar geçerli olduğunu hep beraber göreceğiz, umarım görmek için girişimlerde bulunuruz.

http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.4982&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0

23 Ekim 2010 Cumartesi

Neden Maslow ile başladık?

Bu blogu oluştururken şu günlerde bence en çok düşünmemiz gereken konulardan birisinde daha katılımcı olmak amacını güdüyorum... Memleket nereye gidiyor?

Kendimi, 35 yaşında ancak aklı başına gelmiş birisi olarak harekete geçmek zorunda hissediyorum. Bundan 5 sene sonra belki de geri dönüşü olmayan (ya da daha iyimser bakışla, geri dönmesi daha uzun sürecek) bir yolda ilerleyen Türkiye'de yaşıyor olacağız. Bunun için tam burada, şu noktada bir kesik atmak ve bu gidişata dur demek için neler yapılabileceği konusunda en azından fikirler üretmeye başlamak konusunda kararlıyım. Kimbilir senelerdir yattığımız, demokratik olma adına her şeye hoşgörülü yaklaştığımız bu uykumuzdan uyanıp, bir gün bu yüzlerce fikirden bir kaç tanesini hayata geçirebiliriz.

Maslow'un İhtiyaçlar teorisi benim başlangıç noktam çünkü şunu merak ediyorum : Yaşadığımız ülkede kaçımızın bu piramitte belirtilen ihtiyaçları olması gerektiği gibi karşılanıyor? Kaçımız bu ihtiyaçlarımızın karşılanması için yasal olarak haklarımızı bilerek talepte bulunuyoruz? Kaçımız bıkmadan usanmadan bu taleplerimizin peşine düşüp sonuca ulaşıyoruz?

Bu blogda zaman zaman bilgilendirme yapmayı istiyorum, zaman zaman tartışma yaratacağımı umuyorum. En azından bir adım atıyorum, diğer attığım / atacağım adımları da paylaşacağım.

Selamlar

Maslow'un İhtiyaçlar Piramidi

Maslow teorisinin veya ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, ABD'li psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.
Maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha 'üst ihtiyaçlar'ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini sözkonusu etmektedir. Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.
Maslow, gereksinimleri şu şekilde kategorize etmektedir.
  1. Fizyolojik gereksinimler
  2. Güvenlik gereksinimi
  3. Ait olma gereksinimi
  4. Sevgi, sevecenlik gereksinimi
  5. Saygınlık gereksinimi
  6. Kendini gerçekleştirme gereksinimi
Maslow'a göre birey için o an baskın olan gereksinimler hangi kategoriye ait gereksinimler ise, diğer deyişle günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi gereksinimleri doyurmaya yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de onun istencinden ya da seçiminden bağımsız olarak bu gereksinim kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunacaktır.
Belirli bir kategorideki gereksinimler tam olarak karşılanmadan kişi bir üst düzeydeki kategorinin gereksinimlerini algılamaz, böyle gereksinimleri yoktur. Örnek olarak günlük olarak karnını doyurabilen fakat güvenlik içinde bulunmayan, kendini sürekli olarak olası bir tehdit altında algılayan bir insanın, dünya görüşünü geliştirmek için kitap okumak gibi bir gereksinimi yoktur.
Belirli bir gereksinim kategorisindeki gereksinimlerin karşılanması durumunda kişi, bir üst kategorideki gereksinimleri karşılamaya yönelecektir. Bu durum kişilik gelişme düzeyini de bir üst düzeye sürükleyecektir.

Açıklayıcı not :


Fizyolojik ihtiyaçlar: Temel içgüdüsel ihtiyaçlardır. Yemek, içmek, uyumak, solumak, seks gibi ihtiyaçlar bu kategori için örnek olarak gösterilebilir.

Güvenlik ihtiyaçları: İnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasına ihtiyaç duyarlar.

Sevgi ve aidiyet ihtiyacı: Sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, yardımseverlik, şefkat türündeki ihtiyaçlar bu gruba örnek gösterilebilir.

Saygı ihtiyacı: İnsanlar sevmek, sevilmek dışında kendilerine saygı duyulmasını da isterler. Tanınma, sosyal statü sahibi olma, başarı elde etme, takdir edilme gibi ihtiyaçlara yönelirler.

Kendini gerçekleştirme ihtiyacı: Alt kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamış olan birey son aşamada ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı duyar.