Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ocak 2011 Pazar

Benim 4 tane oldu, ah 5 olsaydı, 6 olsaydı!!!

Dedi başbakan bugün Denizli'de otobüsten halka 3-5 tl.lik oyuncaklar dağıtırken... Teyze'nin sorusu "Doğalgaz gelecek mi? Biz kömür yakamıyoruz..." Başbakan'ın cevabı "Denizli büyükşehir olacak..." Cevap yetersiz ama maalesef oyuncakları almaya devam... Şimdi bu biriken kalabalık, inandığı bir konuşmayı dinlemeye mi geliyor, yoksa evindeki çocuğuna kendi maaşıyla alamadığı ancak dağıtanın bir de dalga geçer gibi "En az 3 tane doğurun" diyerek savurduğu oyuncakları almaya mı???

Basit bir hesap yaparsak, başbakanın çocuğu 4 yerine 5 olsaydı, ailecek servetleri % 25 daha artacaktı (trilyonlardan bahsediyoruz bu arada), 6 çocuğu olsaydı % 50 artacaktı... Ucuz kurtulmuşuz!!! Her çocuk, milli servetten kaybolacak trilyonları ifade ediyorsa, gerçekten ucuz kurtulmuşuz...

Dünyanın her yerinde, halk artık dayanamayacak duruma geldiğinde, birşeylerin farkına vardığında, hakkını aramaya karar verdiğinde bazı hareketlenmeler oluyor... Mısır'da bu genç nüfusta işsizliğin % 60'lara varmasıyla, dış yardımsız ülke ekonomisi dönmemeye başlamasıyla, çocukların % 29'unun yeterli besin alamamasıyla, genç nüfusun % 75'inin sadece ilkokul eğitimi alabilecek hale gelmesiyle bu hareketlenme ortaya çıktı...  

Biz neyi bekliyoruz???

Bu rakamları kendi istatistiklerimizde görmeyi mi? Az gelişmiş bir ülke olarak sıralamalarda yer almayı mı? Bir işsiz vatandaşımızın kendisini sokaklarda yakmasını mı? "Aman ağzından yel alsın, biz o durumlara düşmeyiz" diye düşünenler olduğunu biliyorum. Böyle düşünmeyin, son 15 senedir olanlara bakın, son 5 senedir nasıl da hızlanarak her tarafın tutulduğuna, nasıl köklü değişiklikler yapıldığına bakın... Bugün 3 çocuk doğuranlar, önümüzdeki 15 senenin işsiz, eğitim düzeyi düşük, muhtaç nesillerinin yaratıcıları olacaklar... Biz ise hala doğurmaya zar zor karar verebildiğimiz tek çocuğumuzu "hangi okula, nasıl göndersek" derdinde olacağız. Hala düşünüyor, hala memleketi kurtarıyor olacağız...

Düşünmeyin artık, harekete geçin!!!

Selamlar

18 Ocak 2011 Salı

Gündem Değiştirmek Bize Nelere Maloldu???

Yine ters köşeye yattık galiba, haklı bir tepki gösterildi ama gündemin baş köşesine bu olay kondurulduğu için bu arada neler olduysa arka planda kaldı ve farkına bile varamadık... Halbuki bir süredir belli ki her şey çok önceden planlanmış programlanmış, düğmeye basılınca sonuçlar patır patır ortaya çıkıyor. Maalesef sayısı o kadar fazla ki, hepsini takip etmemizin imkanı kalmadı, çok ciddi mesai harcamak lazım... Ben bir kaçını paylaşacağım, kimbilir arka planda daha ne kararlar yürürlüğe kondu.

13 Ocak'da benzine % 2,3'lük bir zam daha geldi... Geçen sene sonunda (8 Aralık 2010) litresi 4 TL.ye yaklaşan benzin için her yerde protesto yazıları yazılırken, bakın 13 Ocak'taki zam için kimse tepki verdi mi? (mutlaka verenler olmuştur ama nerede 1 ay öncesindekilerin şiddetindeki tepkiler?) Neden? Çünkü biz o sırada Türk Telekom Arena'nın açılışında -bence çok yerinde bir tepki olan- Cumhurbaşkanı ve Başbakanın protesto edilmesini tartışıyorduk hararetle. İleri demokrasi akımının olmazsa olmazı riyakarlık herhalde ki yandaşa ayrı vatandaşa ayrı işliyor...

18 Ocak'da ÖSYM'nin yeniden yapılandırılmasını öngören yasa tasarısı Meclis'teyken AKP bir de yasa teklifi sundu. Teklifte ÖSYM Başkanı'nın atamasında Bakanlar Kurulu da devreye sokuluyor. Ayrıca İmam Hatip mezunlarına polis olma yolu da açılıyor. Hayırlı olsun, bundan sonra şeriat polisleri sırada sanırım... Filmlerde "cık cık cık" nidalarıyla izlediğimiz, başımıza gelmez dediğimiz şeyler kapıda gibi... Bundan sonra yanımızda erkek olmadan sokağa çıkamazsak, şahitliğimiz sayılmazsa -kapanmayı saymıyorum zaten-, kendi profiline bakmadan bize sürekli "sen" diye hitabeden devriyelere derdimizi anlatmaya çalışmak zorunda kalırsak suçlu kim? GS taraftarları tabi ki!!! Bu protesto yakışık aldı mı almadı mı? Terbiyesizlik mi ettiler derken yasa tasarısı teklifi sunuldu bile... Kabul edilir mi edilmez mi sizce???

19 Ocak 2007’de Genel Yayın Yönetmeni olduğu Agos Gazetesi önünde vurularak katledilen Hrant Dink'in ölümünün 4’üncü yılındayız ama maalesef  Dink ailesi AİHM kararı uyarınca Muammer Güler ve Celalettin Cerrah’ın da aralarında bulunduğu 31 kişinin artık yargılanması için hala uğraşıyorlar. Bu arada Hizbullahçılar serbest ve ortadan kayboldular. Kim takip ediyor, hiçbirimiz... Neden? Çünkü protestoya katılanların tek tek kamera kaydından kontrol edilip stada alınmayacağını söyleyen Adnan Polat'ı kınamakla meşgulüz.

İçki yasağı, "Hür Adam" filmi vs. vs. olaylar çoktan unutuldu gitti, bazen Aziz Nesin'e hak vermemek elde değil diyorum. Ben % kaça giriyorum onu da bilemiyorum???

Selamlar

2 Ocak 2011 Pazar

Neler Geçti Başımızdan???

Her sene sonu geçen yılın bir sorgulaması yapılır ya, bu seneki olayları okuıyunca, bu blogu neden açma ihtiyacı duyduğumu bir kere daha hatırladım. Aslında önümüzdeki yepyeni seneyi düşününce, daha da çok yazmam gerektiğini farkettim.

Bu sene başımızdan neler geçti? Kaçını bir haftadan fazla konuştuk? Gündemin bu kadar hızlı değiştiği ülkemizde acaba kaçından aklımızda neler kaldı? Ben bu listeye baktığımda maalesef geri kalmış, gündemi bile karmakarışık bir ülke görürken, yine maalesef  ne vatandaşına faydalı olan, ne de "İyi ki bu ülkede yaşıyorum, gurur duyuyorum!" dedirtebilecek şeylere rastlayamamanın üzüntüsünü yaşıyorum.

Topraklarımız üzerinde oynanan oyunlar hala devam ediyor, artarak hem de... Bir Avrupa Birliği sevdası tutturmuşuz, kendimize yetecek, hatta ihraç edecek üretimi yapabileceğimiz bu verimli topraklarımızda şimdi kendi kendimizi "uyum yasaları" adı altında kısıtlıyoruz. "Van minüt" diyerek bizi temsil eden bir başbakan var. Nereden çıktığı, nereye gittiği belli olmayan ama insanların 2 senedir hapiste olduğu bir dava sürüp gidiyor, bunun tazmini nasıl olacak? Memlekete memur alınacak, skandal üzerine skandal ama düzeltilmesi için atılmış herhangi bir somut adım yok, sonucu bekleyen binlercesi dışarıda ama yüzlerce kişi tanıdık kontenjanından görevlerine başladı bile. Şili'de 1 ayı geçkin sürede tüm maden işçileri sağ salim çıkartılırken, bizim maden işçilerimizin kaderinde var ölmek ama suç onların, bu mesleği seçmeselerdi... Tabi bir de Tekel işçileri var ki, onlara söylenecek söz yok, hak aramak ne demek? Karşı gelmek ne demek? Sesimizi fazla yükseltmeyelim, yoksa bakterili et verirler piyasaya haaa!!!

İşte böyle geçti koca bir sene, buyrun size ilk 15 olayımız :

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR
1 Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği’ne giriş süreci
2 Terör olayları
3 Türkiye-İsrail krizi
4 Ergenekon Davası
5 Referandum
6 Deniz Baykal’ın şok kasedi ve istifası
7 Türban-başörtüsü tartışmaları
8 “Balyoz Darbe Planı” iddiası
9 KPSS skandalı
10 Tekel işçilerinin grevi
11 Doğal felaketler
12 Wikileaks belgeleri
13 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması
14 Maden ocağındaki patlama
15 Bakterili et skandalı

* MTM Medya Takip Merkezi'nin 2010 yılında, 2 bine yakın gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitesinde yaptığı medya takip sonuçlarından derlenmiştir.

Selamlar