Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Kasım 2010 Salı

Yaşasın Demokrasi!

Demokrasiyi kullanmak ile demokrasiyi sevmek arasında büyük fark olduğunu anlayalı epey oldu. Özellikle de şu son 8 yıldır yaşayarak öğrendik. Demokrasi gibi bir olgu nasıl dönüştürülür, nasıl yandaşların için bulunmaz bir nimet, karşıt fikirlilerin için bir kabus haline getirilir, maalesef örnekleriyle gördük...

Bugün okuduğum bir haber ise son örnek sanırım, belki görmemişsinizdir, haberdar olmanızı istedim :

http://www.ntvmsnbc.com/id/25152761

2 senelik gözaltı süresi, ardından verilen 1 sene 3 ay hapis cezası. Cezayı erteleme ama 5 sene içerisinde başka suç işlenirse hapis... Gerçi karikatürleri bile tek tek dava etmekten çekinmeyen bir kişinin yönetimindeki bir hükümet var şu anda ülkemizde. Başka bir şey beklemek saflık olurdu galiba...

Fikir beyan etme! Düşüncelerini kendine sakla! İstenilen tarafta ol ki bertaraf olma! Protesto mu, sakın haaa!!! Sonra demokrasi mağduru olursun...

Selamlar

22 Kasım 2010 Pazartesi

Ardındaki Düşünce Nedir?

Kasım başında yapılan Milli Eğitim Şurasında alınan kararların bazılarını sizlere sıralamak istiyorum :
  •  8 yıllık zorunlu eğitim 13 yıla uzatıldı : Zorunlu eğitim 1 yıl okul öncesi, 4 yıl temel, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık, 4 yıl da ortaöğretim olarak 13 yıla çıkartıldı. Bu süreçle, kapatılan imam hatip liselerinin ortaokul kısımlarının yeniden açılması sağlandı. Kabul gören öneriye göre aileler, ilköğretim 5. sınıftan mezun olan öğrenciyi ister meslek lisesine, ister genel liseye, ister imam hatip lisesine gönderebilecek.
  • "Andımız" ve İstiklal Marşı zorunlu olmaktan çıkartıldı. Madde şöyle : “Törenler ve toplantılar; paylaşma, bütünleşme, denetim ve kontrol mekanizmaları olup okul yönetimi tarafından kültürü etkileme, değiştirme ve yeni değerlerin paylaşılması amacıyla rutin ve zoraki katılıma dayalı etkinlikler olmaktan çıkarılıp yoğun olarak ortak duygu ve değerlerin paylaşımını sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.”
  • Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin çoğulcu bir anlayışla tüm öğretim kurumlarında daha etkin olarak okutulması önerisi de kurul gündemine getirildi. Alevilerin din dersinden muaf olma isteği, bu önerinin kabulü ile rafa kalkmış oldu. Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun “din dersinin ilk ve ortaöğretimin tüm sınıflarında daha etkin olarak okutulması” önerisi kabul gördü. Böylece ilköğretim 4. sınıfta okutulmaya başlanan din dersinin birinci sınıfa kadar indirilmesi gündemde. “Din dersi seçmeli olsun” önerisi de kabul edildi.
Vatana millete hayırlı olsun, bize "yetmez ama müstahak"!!!
Selamlar

21 Kasım 2010 Pazar

Benim Hala Umudum Var!

Polyanna değilim... Ama benim hala umudum var... Ülkemin geleceği ile ilgili kötümser olmak istemiyorum, bu ülkede değer verdiğim çok şey var... Türk'üm demekten gurur duyuyorum, Atatürk'çü olmaktan gurur duyuyorum, bir çok millete ilham vermiş, ders olarak okutulabilen bir tarihe sahip olmaktan gurur duyuyorum...

Günün birinde sahip olacağım çocuklarıma anlatacağım şeyler var... RTE salık verdiği için değil, kalabalık aile sevdiğim için eğer 3 çocuk yaparsam, onları da ailemin beni yetiştirdiği gibi yetiştirip özgür iradeye inanan, kendini ifade edebilen, sağlam, yine Atatürk'çü, demokrat bireyler olarak yetiştireceğim... Üzgünüm, onlar da (umarım benim kadar geç akılları başlarına gelmez) bu ülkenin geleceği için birşeyler yapacaklar, aydınlanmaya, farkındalığa doğru bireysel de olsa bazı adımlar atacaklar... Bu gidişata dur diyecekler ve umarım kendi doğmamış çocukları için endişelenmelerine gerek kalmayacak...

Evet benim hala umudum var, Türkiye muasır medeniyetler seviyesine ulaşır... Ben, siz, biz, bizim gibi düşünenler ne zaman bizim gibi düşünmeyenler kadar yüksek sesle konuşur, fikirlerini beyan eder, hakkımız olanı talep ederse o zaman bir adım atmış oluruz... Memleketi peşkeş çekenlere seyirci kalarak, her yapılan değişikliği sindirerek, duruma adapte olarak ise sadece süreci hızlandırır, sonunda da "Nasıl bu duruma düştük?" diye hayıflanırız...

Bugün vereceğim rakam, bilgi, paylaşacağım bir bağlantı yok... Bugün sadece içimdeki umudun varlığını sizlerle paylaşma hevesi var...

Herkese iyi bir hafta diliyorum,

Selamlar

20 Kasım 2010 Cumartesi

Gitmek İstiyorum, Yol Yok!

Bugün tam 11 saatini yolda / trafikte geçirmiş biri olarak blogumun başına geçiyorum... Ülkemizde maalesef gidilecek yol yok, özellikle son zamanlarda gezilerini sıklaştırmış biri olarak her seferinde ayrı bir macera yaşamaktan bunalan birisi olarak bu tespitte bulunuyorum...

Bugün tam 733 km.lik yolun neredeyse 380 km.sini yol çalışması nedeniyle tek şerit olarak gittik... Bu yolun yılın büyük kısmında hala onarımda veya yenilenmede olması çok garip değil mi? Hadi onarılıyor, yenileniyor, bu yollar bizde kaç sene dayanıyor? Ya da dayanmıyor?... Almanya'da otobanların 15-17 sene kadar yenilenmeye ihtiyaç duyulmadan kullanıldığını okumuştum... Bizim maaşlardan kesilen vergilerin nereye gittiğini merak edenlere işte ilk cevap alternatifi...

Yol yenileme çalışmalarının yanısıra, işaretlerin eksikliği, yönlendirici levhaların yokluğu, üstüne üstlük emniyet şeridi kullanma hastalığı, takip mesafesinden sollama - sağlamalar vs. ile beraber insanın trafiğe çıktığında çıldırmaması işten değil...

Buyrun kendiniz okuyun, maalesef bayramda trafiğe 105 can vermişiz :

http://www.ntvmsnbc.com/id/25152157/

Şanslılardanız galiba, 11 saat sonra da olsa evimize varabildik...

Hepinizin sevdiklerine sağ salim kavuşmanız dileğiyle,

Selamlar

16 Kasım 2010 Salı

"İş var İşçi yok!" mu???

Az önce ntvmsnbc'den bir haber okudum... Haberin başlığı "İş var İşçi yok!" idi... Açtığımdan beri blogumun ana konularından biri haline gelen işsizlik, yoksulluk ile ilgili karşı bir görüş var demek ki diye okudum... Utanıyorum, bu şekilde bir haber yapılmış olmasından, bu kadar enayi yerine konmaktan utanıyorum... Bahsedilen iş kereste işçiliği, bahsedilen maaş net olmamakla beraber (kurs sırasında günde 15 TL. verdiklerine göre) sanırım asgari ücret olacak, hala başvuran yok diye haberlere çıkıyor, Türkiye'deki en büyük sorunlardan birisinin boyutu değiştirilmeye çalışılıyor...

Şimdi soruyorum size, kim bu kas kuvvetine dayanan işçiliği, asgari ücrete tabi olarak kabul etmeyi, sigortasız olsa da, eline geçen daha fazla olacağı için gündelik bir işe tercih eder??? Hele de evde bekleyenler var ise...

Kriz bahanesiyle binlerce kişinin işten çıkartıldığı, işsizliğin yüksek olması nedeniyle "gidenin yerine bulunur" mantığının iyice yerleştiği, işgücünün en ucuz, beyin gücü beklentisinin ise hayli yüksek seviyede olduğu bir ülkede yaşamak zorunda bırakılıyoruz... Buna rağmen hala işsizlik oranımız her 5 kişiden birinin işsiz olduğunu gösteriyor...

Lütfen bu tip haberlerle daha fazla kirlilik yaratmayın, alet olmayın... Biraz sağduyunuz var ise bu haberlere karşı düşüncelerinizi bildiren yorumlar yapın, erinmeyin, çekinmeyin... Söz söyleme hakkımız var, yorum yapma hakkımız var... Kullanalım, kullanalım ki bir çok şeyin farkında olduğumuzu bilsinler...

Haberin linki ekte : http://www.ntvmsnbc.com/id/25151553

Herkese iyi bayramlar,

Selamlar

12 Kasım 2010 Cuma

İşsizlik azaldı diyenlere inat, gerçek rakamlar...

Bugün yayınlanan rapora göre Genç Nüfusta İşsizlik oranımız Temmuz ayı sonunda %19 iken, Eylül ayı itibariyle %20'lere ulaştı...

Biz bunların hesabını soracağımız yerde hala "İlkokulda Türban" tartışmasına çekilmeye çalışılan bir toplumuz, farkında mısınız? Gündemi değiştirmek bizi oyalamanın en geçerli yolu maalesef... Rakamlar istenildiği şekilde anons edilebilir, nüfus artışı olmasından dolayı toplam işsizlik oranı azalmış gibi görünse de, istihdam hala yeterli düzeyde olmadığı için, her ay belli bir oranda genç işsizler arttığı için bence hala temel sorunlarımıza çözüm yok...

Raporun özetini tablo olarak buraya alıyorum, tamamını görebileceğiniz linki de her zamanki gibi ekliyorum.

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6355

Bize sunulması gereken temel şeyleri talep etmekten vazgeçmeyelim, tartışılması gereken konuları biz belirleyelim, bize dayatılanlara kanmayalım...

Selamlar


TÜRKİYE


KENT


KIR
2009
2010
2009
2010
2009
2010
Kurumsal olmayan nüfus (000)
70 639
71 440

48 793
49 216

21 846
22 224
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (000)
51 789
52 645
36 282
36 615
15 507
16 030
İşgücü (000)
25 537
26 166
16 879
17 279
8 657
8 887
    İstihdam (000)
22 108
23 195
14 095
14 856
8 013
8 339
    İşsiz (000)
3 429
2 971
2 784
2 423
644
548
İşgücüne katılma oranı (%)
49,3
49,7
46,5
47,2
55,8
55,4
İstihdam oranı (%)
42,7
44,1
38,8
40,6
51,7
52,0
İşsizlik oranı (%)
13,4
11,4
16,5
14,0
7,4
6,2
    Tarım dışı işsizlik oranı (%)
17,0
14,5
17,0
14,5
17,2
14,1
    Genç nüfusta işsizlik oranı(1)(%)
23,5
21,1
27,8
25,6
15,1
12,7
İşgücüne dahil olmayanlar (000)
26 252
26 478
19 402
19 336
6 850
7 143
(1) 15-24 yaş grubundaki nüfus 
Not: Rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.

11 Kasım 2010 Perşembe

Seninki Kaç Santim?

Yoksulluğun nedenlerini sayarken "Çevresel Nedenler"den bahsetmiştik... İşte tam bu konunun üzerine, Greenpeace tarafından şu anda hemen her sosyal ağda rastlayabileceğiniz bir kampanya yürütülüyor : "Seninki Kaç Santim?"...

Gülümsediğinizi görür gibiyim, hadi bi tıklayın bakalım, nelere yol açıyoruz...

http://www.kacsantim.org/?sms_ss=facebook&at_xt=4cdc50fbd34bf83a%2C0

Gitgide küçülen boyutlardan biz sorumluyuz, "Önemli olan boyu değil işlevi" masalına inanmayın, boy olmazsa işlev olmuyormuş... Okuyun, göreceksiniz, merak edin, öğrenin, ilgilenin, yorum yapın, katılın...

Selamlar

10 Kasım 2010 Çarşamba

1881-193∞

Bu sabah saat 09.03 civarında işyerimdeki asansör trafiğini görmeliydiniz... Hepimiz geç kalmadan aşağıya inebilmek için balık istifi şeklindeydik... Aşağıya indiğimde gördüğüm manzara karşısında hem şaşırdım, hem de duygulandım... Çok kalabalıktık, hemen aklımda blog başlığımdaki sorunun cevabı beliriverdi : "Demek ki buralardalarmış!" dedim kendi kendime... Yüzümde bir gülümseme belirdi...

Her 10 Kasım'da olduğu gibi başımı öne eğmemeye çalışarak sirenler, kornalar bitene kadar bekledim... Bu sene daha da bir anlamlı geldi bu duruşumuz... Saygı duruşundan da öte, nelere, kimlere karşı olduğu çok belli olan bu duruşumuz...

Umarım siz de bir yerlerde aynı şeyleri hissetmişsinizdir... Eğer hissettiyseniz, buyrun, izlemeden geçmeyin :

http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/39200-yasam-dolmabahce-den-anitkabir-e/

Selamlar

3 Kasım 2010 Çarşamba

Bir şeyler değişiyor mu ne?

Yoksulluğa biraz ara verelim... Bugünkü sorum : Değişmeli miyiz?... Değişmek umut verir, değişmek heyecan verir, değişmek tazelik getirir...

Senelerin pasını atar, uykudan uyandırır... Değişmeyenleri görüp, bıkan, pes eden kişilere "acaba?" dedirtir... "Böyle gelmiş, böyle gider"cilere ders olur, hatta bazılarına örnek olur...

Değişime ön ayak olanın işi zordur, eskiler her zaman rahatsızlık verir... Temizlemek gerekir... Eski - yeni herkesi ikna etmek gerekir, emek harcamak gerekir... Değişimi başlatanın, cesaretten de öte, bilgisi ve inancı vardır... Değişimin sonuçlarını önceden tahmin edip, getirilerini görüp, buna gönül vermiş olmak gerekir... Kimse inanmadığı bir şey için, bu kadar zahmete katlanmak istemez...

Bugün, güzel bir değişime tanık oluyoruz, ümitler artıyor... Destek gerekiyor, kimse bu derecede büyük ve ihtiyaç duyulan bir değişimi tek başına sırtlayamaz... Ben kendi adıma verebileceğim tüm desteği sağlamaya kararlıyım... Ya siz???

http://www.facebook.com/?ref=home#!/video/video.php?v=458927807489

Yasamak bir ağaç gibi, tek ve hür,
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim!

Selamlar

1 Kasım 2010 Pazartesi

Yoksulluk Nedenleri - 2 (Türkiye'de yoksul muyuz, yoksa yoksullaştırılıyor muyuz?)

Yoksulluğun ana nedenlerinden biri olarak "Ekonomik Nedenler"den bahsetmiştik. Bu ekonomik nedenlerin başında işsizlik gelmekte. Temmuz 2010 verilerine bakarsak "Genç Nüfusta İşsizlik Oranı"nın hala % 19,5 seviyelerinde olduğunu kolayca görebiliriz.

         Türkiye
Tem.10Tem.09
Kurumsal olmayan nüfus (000) 71 372  70 571 
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) 52 572  51 714 
İşgücü (000) 26 260  25 480 
İstihdam (000) 23 478  22 213 
İşsiz (000) 2 782  3 267 
İşgücüne katılma oranı (%)    50,0        49,3   
İstihdam oranı (%)    44,7        43,0   
İşsizlik oranı (%)    10,6        12,8   
Tarım dışı işsizlik oranı (%)    13,6        16,3   
Genç nüfusta işsizlik oranı(*)(%)    19,5        23,2   
İşgücüne dahil olmayanlar (000) 26 312  26 234 

Gelir dağılımının düzeltilmesi için planlar yapılmadıkça, kalkınma planları uygulanabilir olmadıkça, gerekli kaynaklar oluşturulmadıkça bu oranların aşağıya çekilmesi mümkün görülmemektedir. Burada kişisel çabalardan çok, yönetimlerin stratejilerinin belirlenmesi ve uygun politikaların hayata geçirilmesi daha etkili olacaktır. İşte tam bu noktada ihtiyacımız olan, hakkımız olan şeylerin eksikliklerinden yakınmaya başlayabiliriz.
Hükümetlerin yoksulluğu azaltma konusundaki çalışmaları açık ve net olmadıkça, toplumun tüm kesimlerine (sadece yandaşlara değil) yayılmadıkça, sadece iç politikalarda değil, dış politikalarda da güçlü bir irade göstermedikçe gerekli düzelmeler sağlanamaz.
Maalesef ülkemizde yoksulluğu kader olarak gören, her seçim öncesinde, bu yoksulluğuna çare olduğu düşüncesiyle yapılan tek seferlik yardımlar ile gözü boyanan, muhtaç olarak yaşadığı sürece işe yarayacağı bilinen ve kullanılan bir kesim mevcut. Bu kesimin bunun bir kader olmadığına ikna edilmesi, herkesin eşit hakkı olduğunun anlatılması ve haklarını aramaları sağlanması bence verilmesi gereken en büyük mücadeledir.  

Selamlar